Sizi bilmem ama ROBO-MOM sıfatı benim çok hoşuma gitti. Peki ama nedir bu ROBO-MOM, nasıl olunur? Kelime anlamıyla ROBO-MOM - ROBOT ANNE demek oluyor.
Nasıl yani ? Nasıl yani mi?
İşte şöyle yani....
Gerçi bütün anneler bunun ne demek olduğunu anlarlar ama ben yine de hepimiz için bir kez daha dile getirmek istedim.
Bir kadının anneliğe geçiş dönemini hepimiz biliyoruz. Hormonal sapmalar, hormonlar sapmasada saptıracak birşeyler mutlaka bulunur durumları, doğum sonrası depresyonları, "evde ki bu yabancı da kim" bunalımları vs vs...den sonra işler biraz da olsa rayına oturmaya başladığında... Ta taaa taaa taaammmm işte yeni kimliğiniz ROBO MOM - Terminator'den biraz daha şirin, uzun saçlarında kırmızı metalik kurdelalar olan, çoğunlukla gecelik ve sabahlıkla - ama bu sizin bildiğiniz sıradan gecelik ve sabahlık değil dore bir zırh gibi düşünün- dolaşmayı adet edinmiş, zamanının çoğunu mutfakta geçiren, savaş silahları bıçakları bileyen, tuzlukları dolduran, tencerelerle boğuşan ROBOMOOOMMMM....
Peki ne gibi özellikleri vardır bu ROBOMOM'ın:
ROBOMOM'ın özellikleri 2 gruba ayrılır;
Hardware ve software özellikleri.
Bakalım Hardware özellikleri neler;
- Evin dört duvarı içerisinde oluşan en düşük desibelli seslere karşı bile üstün duyarlılık. Seslerin yerini kaynağını doğru şekilde tespit edebilme yeteneği. Sesin kaynağı yanlış söylendiğinde "cık bu üst katta ki komşunun oğlunu sesi ya da yan dairede oturan kızın ağlaması" şeklinde yorumlama yetisi. Ve de en önemlisi sesin kaynağı ve şiddetinden anında ölçümleme yaparak oluşan zararın anında değerlendirmesi. "Hım odasındaki kırmızı koltuğun minderine çarptı, önemli bir hasar yok" "Eyvah ayağı kaydı düştü ve kafasını çarptı" Hatta kafa çarpma sesinin şiddetine göre darbenin önden mi yoksa arkadan mı alındığını bile hatasız ölçümlenebilir.
- Yatağında mışıl mışıl uyuyan bebeğin ağlama tonunun kesin analizi. Bu ses tonu yatış saatine oranlanıp kombinasyonlara ayrılıp, logaritması alındıktan sonra kesin sonuç ; ACIKTIIIII - KİM GÜRÜLTÜ YAPTI - BURNU TIKANDI EYVAH........UYANDI :(
- 2 dakikada formül mama yapabilme kabiliyeti. Bakınız bu çok önemli bir nokta, çok eminim ki hepimiz bebeğimize ilk formül mama içirmeye başladığımızda mutfak bir laboratuvar ortamına dönmüştür. Formül mama içerisindeki proteinler yok olmasın diye 40 derecede - 40 ama tam 40, 41 değil sakın ha- ısıtılan su ile hazırlanır, amma bu sıcaklık bebeğimizin ağızcığını yakacağı için 36 dereceye - ya da uygun ısıya soğutulur. Bir de bu uygun ısı annelerimizden öğrendiğimiz yöntemle test edilir, bilek içlerine bir damla mama damlatmak sureti ile... KABUSSSS...
Bir de laf aramızda kalsın bizim gibi KIL aileler vardır ki 40 dereceyi ölçebilmek için gidip özel olarak sıvı sıcaklığı ölçen derece satın alırlar. Eğer bizim kadar KILsanız bu aleti STARBUCKS da bulabilirsiniz - kahve sıcaklığı ölçen derece diyin verirler :D İşte bu yüzden çok ama çok önemlidir, 2 Dakikada parmakla ölçüm yaparak uygun sıcaklığı yakalamak ve mamayı hazırlamak...
- Kesin ve anında çözüm üretmek. Madem konu formül mamalardan açıldı, hadi diyelim ki suyu ısıttınız. Hatta diyelim ki şehirlerarası otobandasınız, bebek aç arkada bağırıyor, termosta sıcak su var ama fazla sıcak, yakınlarda benzinci yok ve anne de araba kullanıyor. Biberondaki mama nasıl soğutulur. ROBOMOM biberonu sol eline alır, kapağının kapalı olup olmadığını kontrol eder, arabanın camını açar ve sol elinde biberon olduğu halde elini candan dışarı çıkarır, bibeon soğuyana kadar bekler :D... Yaptım yaptım, gerçekten yaptım :D
- Bebeğin yürüyüş daha doğrusu koşuş rotası üzerindeki tüm tehlikelerin analizi ve hedeflerin yok edilmesi. Hatta tehlikeleri yok etmek için icatlarda bulunmak. Kaloriferlere pufidik kılıf dikmek, yatağının ahşap bölümlerini yorganla kaplamak gibi. Eskilerden ROBOMOM olur mu demeyin olur olur, bakınız mesela benim babişim akşamları üstümü açıyorum diye yorganıı kılıfının dört ucuna ceviz geçirir yatağımın dört ucuna bağlardı. Müthiş bir icat, açılmaz cevizli yorgan.
- Bir ROBOMOM'ın kolları o kadar uzundur ki, bebeği tam düşecekken nerede olursa olsun onu yakalar ve düşmesine izin vermez.
- Bir ROBOMOM'ın algılama yeteneği o kadar üstündür ki, bakınız altını çizicem lütfen dikkat bu lafı sadece bir ROBOMOM'dan duyarsınız: "HIH şimdi kakasını yapıyor" * tüh altını çizemedik bold yaptık olsun buda iyi oldu :D
- Ve en ama en önemlisi bir ROBOMOM sürekli upgrade olur, asla yaşlanmaz, paslanmaz, bebeği büyürken onunda yetenekleri gelişir, yeni algılar eklenir. Doktor olur, hemşire olur, psikolog...olur da olur...
Ve gelelim Software özelliklerine;
Ay nereye gelelim adı üstünde SOFT dedik ya işte, Yumuşacık yani...
Pamuk gibi, ipek gibi, yün gibi - ama batmayan ısıtan - istersen sıcak tutar seni, istersen serin. Gözyaşlarını hep o kurular, sihirli dudakları vardır bir öper yaranı birşeycik kalmaz. Her durumda şarkı söyleme ve beste yapma yeteneği de vardır, bilir ki müzük bebekleri çok rahatlatır.
Odur, budur, şudur....
Yani kısacası bu koskocaman dünyada herşeye gücü yeten, bebeği için dağları bile yerinden oynatabilen kişidir ROBOMOM.
Nasıl şimdi bunları okuyunca anladınız değil mi? Aslında sizlerde birer ROBOMOM'sınız....
MUZDURUK FARECİK'İN GÜNCESİ
Dünya'da her yaşam bir mucizeyse eğer....Sen Atlas'cığım, sen de bizim dünyamızın mucizesisin, sonsuza değin ...
19 Aralık 2009 Cumartesi
18 Aralık 2009 Cuma
Ateşli - nezleli - öksürüklü bir hafta - Gök gürültülü bir hava ve ROBOMOM
Sen hastalanınca dünya ne kadar renksiz oluveriyor biliyor musun? Ateşin çıkınca, yanakların pembeleşiyor ya, ben cehennem ateşlerinde yanıyorum. Hani birde iştahın kesilir hiçbir şey yemezsin ya, benim tüm lokmalarım taş gibi acıtarak geçiyor boğazımdan.
Doktora telefon üstüne telefon, cevap aynı: endişelenmeyin, biraz daha bekleyin düşer ateşi. Ama her şeyi yaptım, soydum soğana çevirdim, ılık sulu duş, sirkeli su, bilumum bitki özleriyle yapılan bebek çayları C D E F hatta Ğ vitaminleri...Yine aynı cevap; biraz daha bekleyin düşer ateşi...
O "biraz daha beklemeler" kaç asır sürüyor biliyor musunuz?
Hiçbir ateş ölçere güvenmemek ne demek biliyor musunuz? Komşudan da ödünç alınan ateş ölçerle - 4 farkı şekilde ateşini her 20 dakikada bir ölçmek ve ortalamasını almak ne demek? Bu arada en güvenilir yöntem DUDAK ÖLÇÜMÜ haberiniz ola sevgili izleyicilerim... Dudaklarınızı bebeğinizin minicik alnına dokunduruyorsunuz, 2 saniye bekleyin ve kocamanda bir öpücük kondurarak ölçüme son veriyorsunuz, bu kadar kolay :)
Bu arada yapılan tıbbi araştırmalar da cabası tabii. Mesela kendi kendine konulan bir zatürre teşhisi. Bakalım sonsuz bilgi kaynağı internette bu konu hakkında neler yazıyor... Bebeklerde zatürre, kesin tanı için röntgen şart..Hım bu kötü, ve akla gelen yeni sorular. Röntgen ışınları ne kadar radyasyon içeriyor, bu radyasyon ne kadar zamanda vücuttan atılıyor ve en önemli soru bebeklerin gelişiminde nasıl bir etki yapiyor. Bütün bu soruların cevapları internette var. İnanmıyorsanız kontrol edin, kendiniz görün.
Bütün bu olasılıklar beynimin harddisk gibi çalışmasını sağlarken kendimi giderek ROBOMOM gibi hissetmeye başladım...Tıırrtt ttırrrtt harddsk sürekli bilgi tarıyor, tik tak tik tak ilaç saati için saniyeler geri sayılıyor.
Not: Bütün bunlar olup biterken zaten iştahı kaçık olan Muzduruk Farecik Atlas Bey için yeni yemek denemeleri, içirilecek değişik kombinasyonlu sıvılar icat ediliyor. Çoğu sonuçsuz tabii ki
Doktor hala ısrarlı; BEKLEYİNNN...
Ve sonundaaaa..Bu sabah gülerek uyandın, senin yüzünde gülücükler varken benim dünyama gökkuşakları doğdu biliyor musun?
Şimdi dışarıda gök gürültülü, fırtınalı ve sağanak yağışlı bir hava var. Ama benim dünyamda güneş pırıl pırıl parlıyor, kuşlar mutluluk şarkılarını söylüyor. Çünkü sen ateşler içinde yanmıyorsun minik bebeğim...
Bu sabah gülerek uyandın
Doktora telefon üstüne telefon, cevap aynı: endişelenmeyin, biraz daha bekleyin düşer ateşi. Ama her şeyi yaptım, soydum soğana çevirdim, ılık sulu duş, sirkeli su, bilumum bitki özleriyle yapılan bebek çayları C D E F hatta Ğ vitaminleri...Yine aynı cevap; biraz daha bekleyin düşer ateşi...
O "biraz daha beklemeler" kaç asır sürüyor biliyor musunuz?
Hiçbir ateş ölçere güvenmemek ne demek biliyor musunuz? Komşudan da ödünç alınan ateş ölçerle - 4 farkı şekilde ateşini her 20 dakikada bir ölçmek ve ortalamasını almak ne demek? Bu arada en güvenilir yöntem DUDAK ÖLÇÜMÜ haberiniz ola sevgili izleyicilerim... Dudaklarınızı bebeğinizin minicik alnına dokunduruyorsunuz, 2 saniye bekleyin ve kocamanda bir öpücük kondurarak ölçüme son veriyorsunuz, bu kadar kolay :)
Bu arada yapılan tıbbi araştırmalar da cabası tabii. Mesela kendi kendine konulan bir zatürre teşhisi. Bakalım sonsuz bilgi kaynağı internette bu konu hakkında neler yazıyor... Bebeklerde zatürre, kesin tanı için röntgen şart..Hım bu kötü, ve akla gelen yeni sorular. Röntgen ışınları ne kadar radyasyon içeriyor, bu radyasyon ne kadar zamanda vücuttan atılıyor ve en önemli soru bebeklerin gelişiminde nasıl bir etki yapiyor. Bütün bu soruların cevapları internette var. İnanmıyorsanız kontrol edin, kendiniz görün.
Bütün bu olasılıklar beynimin harddisk gibi çalışmasını sağlarken kendimi giderek ROBOMOM gibi hissetmeye başladım...Tıırrtt ttırrrtt harddsk sürekli bilgi tarıyor, tik tak tik tak ilaç saati için saniyeler geri sayılıyor.
Not: Bütün bunlar olup biterken zaten iştahı kaçık olan Muzduruk Farecik Atlas Bey için yeni yemek denemeleri, içirilecek değişik kombinasyonlu sıvılar icat ediliyor. Çoğu sonuçsuz tabii ki
Doktor hala ısrarlı; BEKLEYİNNN...
Ve sonundaaaa..Bu sabah gülerek uyandın, senin yüzünde gülücükler varken benim dünyama gökkuşakları doğdu biliyor musun?
Şimdi dışarıda gök gürültülü, fırtınalı ve sağanak yağışlı bir hava var. Ama benim dünyamda güneş pırıl pırıl parlıyor, kuşlar mutluluk şarkılarını söylüyor. Çünkü sen ateşler içinde yanmıyorsun minik bebeğim...
Bu sabah gülerek uyandın
8 Aralık 2009 Salı
18 Haziran mucizesi
Herşeyi biliyordum, ama herşeyi....
10.10.2007 sabahı, 07:30 "Hamileyim" diye açtım gözlerimi, testte çift çizgi çıkmasaydı da inanmazdım ki zaten, ben biliyorum çünkü...
Gebelik kesesi görününce cinsiyet belli olur mu? Ama ben doktoruma söyledim, bu kesinlikle erkek...Kız deslerdi de inanmazdım ki.
Başlarda çok sakin ve telaşsızdım, 8.hafta, 14.hafta, 22.hafta, herşey sükunet içinde, 26,32, 34 derken içimi bir telaş kapladı, Atlas acele edecek beni 40 hafta bekletmeyecek dedim. Rutin bir test, hım Gebelik Zehirlenmesi teşhisi. Eh bunuda biliyordum zaten, doktor değilim kesin teşhis koyamam ama biliyordum. 36. hafta, bir telaş bir panik, biraz korku - birazdan fazlaca korku - Atlas'ı kollarımda beklerken, aneztezili bir koklaşma, azıcık ten teması Atlas yoğun bakımda. Ağlamalı mıyım ?, yoksa hayatımın geri kalanında üstleneceğim rol gereği vakur, kendinden emin, karşısındakine güven veren, her zaman yanında olduğunu hissettiren, her soruna çözüm bulan ve ne olursa olsun, her ne şartta olursa olsun itidalini kaybetmeyen ANNE mi olmalıyım?
2. tercihe kullandım oyumu, eh tabiri cayizse "ANNE" oldum ya ben artık. Haydi kaldırın beni artık yataktan, tekerlekli sandelyeye de ihtiyacım yok, bebeğim nefes almakta zorlanırken sezeryan dikişlerim acısın ne olur ki ben koşa koşa gidicem yanına.
Ağlamıyordun, hala annenin karnındaki gibi mışıl mışıl uyuyordun sıcacık kuvezde. Elimi uzattım içeri, parmağımı koydum minicik avucunun içine;
"Artık burdayım, sakın korkma, yanındayım, sakın korkma..."
İşte böyle tanıştık gerçek dünya da...
Hastanenin en "hiperaktif" yoğun bakım annesi benmişim, öyle söyledi hemşireler. Hiç ayrılmadım ki yanından, hiç ayrılmayacağım ki.
Sonra "aşkla seyretmeyi" öğrendim. Sanırım bunun ne demek olduğunu çok yıllar sonra kendi bebeğin olduğunda anlayacaksın. AŞKLA SEYRETMEK... bakmaya, dokunmaya kıyamamak, gözlerini bir an olsun ayıramamak...
Bu arada ne yazık ki bilemediklerim de vardı tabi.
Hastaneden eve dönerken teyzeme uğramak istedim, hastalığı ağırlaşmıştı...İşte bunun O'nu son görüşüm olduğunu bilemedim.
Aslında Atlas'ı görmek için beni içten içten çağırdığını, Atlas'ın haberini diğer 2 meleğime - anne melek be babiş melek - götürmek istediğini bilemedim.
Şimdi Atlas'tan haberi olan 3 meleğim var - anne melek, babiş melek ve teyze melek -
Hep yanımdasınız bunu biliyorum.
İşte bu yazdıklarım 18 Haziran 2008 mucizesidir. Sadece kısa bir özet tabi...
Ve herkesin güncesi gibi Atlas'ın da güncesi böyle başladı, her geçen gün yeni bir kayıt ve yeni bir sayfayla yazılmaya devam ediyor...
10.10.2007 sabahı, 07:30 "Hamileyim" diye açtım gözlerimi, testte çift çizgi çıkmasaydı da inanmazdım ki zaten, ben biliyorum çünkü...
Gebelik kesesi görününce cinsiyet belli olur mu? Ama ben doktoruma söyledim, bu kesinlikle erkek...Kız deslerdi de inanmazdım ki.
Başlarda çok sakin ve telaşsızdım, 8.hafta, 14.hafta, 22.hafta, herşey sükunet içinde, 26,32, 34 derken içimi bir telaş kapladı, Atlas acele edecek beni 40 hafta bekletmeyecek dedim. Rutin bir test, hım Gebelik Zehirlenmesi teşhisi. Eh bunuda biliyordum zaten, doktor değilim kesin teşhis koyamam ama biliyordum. 36. hafta, bir telaş bir panik, biraz korku - birazdan fazlaca korku - Atlas'ı kollarımda beklerken, aneztezili bir koklaşma, azıcık ten teması Atlas yoğun bakımda. Ağlamalı mıyım ?, yoksa hayatımın geri kalanında üstleneceğim rol gereği vakur, kendinden emin, karşısındakine güven veren, her zaman yanında olduğunu hissettiren, her soruna çözüm bulan ve ne olursa olsun, her ne şartta olursa olsun itidalini kaybetmeyen ANNE mi olmalıyım?
2. tercihe kullandım oyumu, eh tabiri cayizse "ANNE" oldum ya ben artık. Haydi kaldırın beni artık yataktan, tekerlekli sandelyeye de ihtiyacım yok, bebeğim nefes almakta zorlanırken sezeryan dikişlerim acısın ne olur ki ben koşa koşa gidicem yanına.
Ağlamıyordun, hala annenin karnındaki gibi mışıl mışıl uyuyordun sıcacık kuvezde. Elimi uzattım içeri, parmağımı koydum minicik avucunun içine;
"Artık burdayım, sakın korkma, yanındayım, sakın korkma..."
İşte böyle tanıştık gerçek dünya da...
Hastanenin en "hiperaktif" yoğun bakım annesi benmişim, öyle söyledi hemşireler. Hiç ayrılmadım ki yanından, hiç ayrılmayacağım ki.
Sonra "aşkla seyretmeyi" öğrendim. Sanırım bunun ne demek olduğunu çok yıllar sonra kendi bebeğin olduğunda anlayacaksın. AŞKLA SEYRETMEK... bakmaya, dokunmaya kıyamamak, gözlerini bir an olsun ayıramamak...
Bu arada ne yazık ki bilemediklerim de vardı tabi.
Hastaneden eve dönerken teyzeme uğramak istedim, hastalığı ağırlaşmıştı...İşte bunun O'nu son görüşüm olduğunu bilemedim.
Aslında Atlas'ı görmek için beni içten içten çağırdığını, Atlas'ın haberini diğer 2 meleğime - anne melek be babiş melek - götürmek istediğini bilemedim.
Şimdi Atlas'tan haberi olan 3 meleğim var - anne melek, babiş melek ve teyze melek -
Hep yanımdasınız bunu biliyorum.
İşte bu yazdıklarım 18 Haziran 2008 mucizesidir. Sadece kısa bir özet tabi...
Ve herkesin güncesi gibi Atlas'ın da güncesi böyle başladı, her geçen gün yeni bir kayıt ve yeni bir sayfayla yazılmaya devam ediyor...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)